Kanser hastalığı ve çocuk psikolojisi

Kanser hastalığı ve çocuk psikolojisi

Çoğu zaman yetişkinlerde bile ruhsal yıkıma neden olabilen kanser hastalığı bu hastalığa yakalanan çocukların psikolojisini de olumsuz yönde etkiliyor.

Kanser hastalığı ve çocuk psikolojisi

Kanser, yetişkinler kadar çocuk ve ergenlerin de psikolojilerini olumsuz yönde etkiliyor. Kanser tanısı ile birlikte psikolojik ve fiziksel bir değişim sürecine giren çocuklar, bu uzun ve zorlayıcı tedavi sürecinde bir takım zorluklarla karşılaşıyor. Şüphesiz, her yaşta olduğu gibi çocukların kanser tedavisinde de psikolojik destek tedaviyi bütünlüyor ve başarıyı artırıyor.

Her yıl 2500 çocukluk dönemi kanseri

Türkiye’de her yıl yaklaşık 2500 çocukluk dönemi kanseri görülüyor. Günümüzde tedavi başarısının yüzde 80’lere ulaştığını belirten Neolife Tıp Merkezi Psikoonkoloji Uzmanı Elçin Biçer çocukluk çağı ve ergenlik dönemi kanser tedavilerinde, tedavinin ilk günlerinden itibaren psikiyatrist, psikolog, pedagog ve aile terapistini içeren bir ekip tarafından hem çocuğun hem de ailesinin takip edilmesini öneriyor.

Kanser hastalığı çocuk psikolojisini nasıl etkiliyor?

Biçer, “Tedavi süresince hastalığın tipi, uygulanan tedaviler ve yan etkiler gibi hastalıkla ilişkili faktörlerin yanı sıra; çocuğun gelişim süreçleri, geçmiş yaşam öyküsü, potansiyel psikopatolojisi, ebeveynleri arasındaki ilişki ve diğer psikososyal faktörlere verdiği tepkilerin değerlendirilmesi gerekiyor.

Sosyal çevre ile uyum tedaviyi destekliyor

Kendini stres altında hisseden çocukta, genellikle gerileme problemi yaşanıyor ve çocukta; parmak emme, ebeveynine yapışma gibi bir önceki gelişimsel sürecin özellikleri gözlemlenebiliyor. Çocuklar, yaşam ve ölüm konusunda yetişkinler gibi uzun vadeli neden-sonuç ilişkisi kuramıyor. Dolayısıyla uzun ve zorlayıcı kanser tedavisiyle karşı karşıya kalındığında, çocuk ve ailesinin uyum içinde olması tedavide önemli bir gündem haline geliyor.” diyor.

Daha önce tedavi görmüş birine tanıklık eden ya da bir kayıp yaşayan çocuğun hastalıkla ilgili algısı ve psikolojik tepkileri daha farklı olabiliyor. Hastalığın yanı sıra kemoterapi ve radyoterapinin bedeninde yaptığı değişiklikleri anlamakta güçlük çeken çocuk; tedavi olmayı istememe, hastaneye gitmeyi reddetme, tedavi ekibine öfkelenme gibi tepkiler gösterebiliyor.

Kanser tedavisi gören çocukların okul ve sosyal hayatlarında farklı görüntülerinden dolayı yaşadıkları problemleri sert bir dışa vurumla gösterebileceğini vurgulayan Biçer sözlerine şu şekilde devam ediyor:

“Çocuk, tedavi sürecinde dış görünüşünde meydana gelen değişiklikler nedeniyle kendini diğer çocuklardan farklı görüyor ve görüntüsünden utanıyor. Bu süreçte çocuk, hem hastane hem de sosyal çevresindeki aile, akraba, arkadaş ve tanıdıklar ile iletişim kurmakta zorlanıyor.

Tedaviden kaynaklanan bulantı, halsizlik, ağrı, acı, güçsüzlük gibi fiziksel sıkıntılarla beraber sık ağlama, hırçınlaşma, agresif tutum, davranış problemleri ya da bozukluklarına da sıklıkla rastlanıyor. Aynı zamanda uzun süre kanser tedavisi gören çocuklarda, sağlıklı çocuklara kıyasla anksiyete ve depresyon daha sık görülüyor.

Ayrıca psikolojik iyilik halleri ve fiziksel olarak özgüvenleri de daha düşük olabiliyor. Bu tür durumlarda ailenin ve sosyal hayatta sürekli vakit geçirdiği kişilerin yaklaşımı ve destekleri tedavi sürecinde çocuğun psikolojisi için oldukça önem taşıyor.”

“Neden ben?” sorusu öfke ve depresyonu tetikliyor

Soyut temaların anlaşılır hale geldiği ergenlik döneminde ise kronik bir hastalık olarak kanserle yaşamaya, tedavinin uzun vadeli yan etkilerine ve geleceğe dair kaygılar ortaya çıkıyor. Arkadaş ilişkileri ve bireyselliğin önemli olduğu bu dönemde çocuk, tedavi sebebiyle aileye ve tedavi ekibine daha bağımlı hale geliyor.

Okul hayatı gibi sosyal yaşamın tüm alanlarında yaptığı etkilere “neden ben?” sorusu da eklendiğinde, kaygılara öfke ve depresyon eşlik edebiliyor. Çoğunlukla günlük hayatlarının sekteye uğradığı hissini yaşayan ergenler, bu durumla başa çıkabilmek için internet ve sosyal medyaya odaklanmayı tercih ediyor.

Hastalığın psikolojik etkilerini, ebeveynler ve diğer aile bireyleri de yaşadığı için tedavi sürecinde çocuğun ve ergenin yakınlarıyla kurduğu ilişkilerden ev yaşantısı da etkilenebiliyor. Bu tür zamanlarda hem çocuk/ergen, hem de ailesi için tanı ve tedavi sürecinde depresyon ve kaygı dışında acil psikiyatrik müdahale gerektiren durumlar da yaşanabiliyor.

Bu süreçte tedaviye uyum, tedavi sürecindeki yaşam kalitesi ve tedavinin uzun vadeli psikolojik etkileri bakımından uygun destek ve danışmanlık almak oldukça önem taşıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güzellik

Diyet

Anne - Bebek