Altını ıslatmada genetik faktör önem taşıyor

Gece işemeleri anne-babaları olduğu kadar çocukları da zorluyor. Sorun erkek çocuklarda daha yaygın. Üç yaşındaki çocukların yüzde 40’nın gece altını ıslattığı ve gece altını ıslatmanın büyük oranda genetik yatkınlığa bağlı olduğu belirtildi.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı öğretim üyesi Prof. Dr. Şükrü Hatun, altını ıslatmanın çoğu zaman mesane gelişimindeki gecikmenin bir sonucu olduğunu söyledi ve ”3 yaşındaki çocukların yüzde 40’ı gece altını ıslatıyor” dedi.

Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatıyor

Bu oranın 5 yaşında yüzde 20’ye 6 yaşında yüzde 10’a düştüğünü ifade eden Hatun, şunları kaydetti:
”Erkek çocuklar kızlara göre daha sık altını ıslatma sorunu yaşıyor. Aileler, 5-6 yaş civarında bu sorunla ilgilenmeye ve genellikle de 7-8 yaşında hekimlerden yardım istemeye başlarlar. Gece altını ıslatmanın iki tipi vardır. Eğer çocuk hekime getirilinceye kadar devamlı altını ıslatıyorsa birincil tip, en az 6 ay kuru kaldıktan sonra altını ıslatmaya başlamışsa ikincil tip altını ıslatmadan söz edilir.

Altını ıslatan çocukların büyük bölümü birincil tiptedir. Nedenleri ise fizyolojik ve organik olmak üzere iki gruptur. Yüzde 90-95’i fizyolojiktir. Bu çocukların gece uykuda mesane doluluğunu hissetmelerinin yetersiz, mesane kapasitesinin küçük ve uyku derinliklerinin fazla olduğu bilinmektedir. Esas önemlisi altını ıslatma büyük oranda genetik yatkınlığa dayanır. Anne ve babadan birisinde altını ıslatma öyküsü varsa çocukta yüzde 45, ikisinde birden varsa yüzde 77 oranında altını ıslatma sorunu yaşanmaktadır.”

Ailelerin tutumu önemli

Prof. Dr. Hatun, altını ıslatan çocuklara davranış biçiminin çok önemli olduğunu da ifade ederek, şöyle devam etti:
”Altını ıslatan çocuklara ailelerin ve toplumun yanlış tutumu zarar vermektedir. Bunların içinde en tehlikelisi (altına yapan kızını sobaya oturttu) gibi haber başlıklarına konu olan cezalandırma girişimleridir. Bu tür tutumlar, çocuklar üzerinde etkisi ömür boyu sürecek izler bırakır. Aileler çocuğun benlik saygısını zedelemeden bu sorunu çözmelidir.

Hekime getirilen çocuklar daha önce söz edilen organik faktörlerin varlığı bakımından incelenmeli, fizyolojik olup olmadığı belirlenmelidir. Bunun için gündüz altına kaçırma, zor idrar yapma, kabızlık, acil idrar yapma, kafa travması geçirme, horlama gibi yakınmaların olup olmadığı soruşturulmalıdır.

Fizyolojik nedenle altını ıslatan çocuğa gece kaldırıp tuvalete gitme bir hedef olarak kesinleştirilmeli, tuvalete ulaşmak kolaylaştırılmalıdır. Yatmadan önceki 2 saat boyunca fazla sıvı alınmamalı ve kafein içeren içecekler kesinlikle verilmemelidir. Gece kuru kalması için bez bağlanmamalıdır.”

İdrar kaçırmada tedavi yöntemleri

Prof. Dr. Hatun, tedavi yöntemlerinde, alarm cihazı ve ilaç kullanıldığını dile getirerek, alarm cihazının çocuk idrarı kaçırmaya başladığı anda harekete geçtiğini ve çocuğun uyanıp tuvalete gitmesini sağladığını söyledi.

Alarm yönteminin yüzde 70-84 oranında başarı sağladığını vurgulayan Hatun, vücutta sıvı tutulmasını sağlayan ilaçların da kullanılabildiğini, ancak alarm ve ilaç yönteminin birlikte kullanılmasının daha yararlı olduğunu sözlerine ekledi.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Güzellik

Diyet

Anne - Bebek