9 adımda mutlu bir ilişki
Yüzyıllardır çiftler arasında yaşanan sorunların temelinde yatan sorunları ortadan kaldırıp 9 adımda mutlu bir ilişki oluşturmak aslında mümkün.
9 adımda mutlu bir ilişki
İnsanlar şüphesiz karşılıklı ilişkilerde sorun yaşayan canlıların başında geliyor. Temelde binlerce yıldır yaşanan bu sorunların başlangıç noktalarının çoğu hep aynı. Peki, bunları bilerek kendi hayatımıza mutluluğu katmamız mümkün mü?
Sorunsuz ve mutlu bir ilişkinin anahtarı
Yapılan inceleme ve araştırmalar sonucu, yüzyıllardır yaşanagelen ilişki sorunları tespit edildi. Bu sorunlara dikkat ettiğiniz takdirde sorunsuz ve mutlu bir ilişki yaşamak hiç de zor değil…
1. Koşulsuz sevgi
Tam anlamıyla ‘seviyorum’ kelimesinin içini doldurabilmek için gerekli olan şey koşulsuz sevgidir ve bu insanın içinden gelmesi gereken kutsal bir duygudur. Bu duyguyu yakalayabilmenin en önemli unsuru kendini sevmekten geçer. Sizin dışınızdaki bütün etkenler değişkendir ve ortadan kalkabilirler. Sabit olan şey sizsiniz ve varlığı daim olmayan bir şeye karşı koşulsuz sevgi besleyemezsiniz. Kendimizi sevebildiğimiz zaman ve sonsuz sevgi kaynağının merkezinde siz olduğunuzu anladığınızda bu sevgiyi başkalarıyla paylaşabilirsiniz.
2. Saygı ve güven “geçmişin pençesinden kurtul”
Karşılıklı saygı ve güven bir ilişkide olması gereken olmazsa olmazlardandır. Güvenmeyeceğiniz insanı hayatınıza sokmayın mümkünse. Güvensizlik zamanla birbirinize olan saygının ortadan kalkmasına ve sizi adım adım mutsuzluğa götüren bir virüs gibidir. Saygı ve güvenin önündeki en büyük engel geçmişinizle birlikte getirdiğiniz ihtimaller zinciridir. Geçmişinizde yaşadığınız iyi ya da kötü her olayı deneyim olarak hayatımıza kattıktan sonra anı olarak olması gereken yerde bırakmalıyız. Bu tecrübeler yeni bir ilişkiye başlamadan önce hayatımıza alacağımız kişiyi seçmemize yardımcı olur sadece. Bir kişiyi seçtikten sonra korkularınızı, güvensizliklerinizi, iyi kötü her şeyi geride bırakıp yeniye yer açmayı bilmelisiniz.
3. Doğruluk ve güven ilişkisi
İlişkinizi bir inşaat olarak ele alırsanız bu inşaatın temelinde ‘Güven’ yer almaktadır. Güven oluşturma ve devamlılığını sağlamanın en önemli koşulu ise doğruluktur. Yalan size anlık rahatlama sağlayabilir fakat zaman geçtikçe sırtınızda taşıdığınız ağır bir yük olmaya başlar. Düşünce ve davranışlarınızı fevkalade olumsuz manada etkiler. Yalan zamanla bağımlılık yapan çok kötü bir kişilik hastalığıdır. Kendisine yalan söylenmesinden hoşlanan birisine rastlamanız mümkün olmadığına göre, doğruyu söylemenin ödülü olan samimiyet duygusunu hissedebilmeniz için her zaman dürüstlük limanına demir atmamız gerekmektedir.
4. Beklentilerimiz
Değişen beklentiler ilişkinizi zedeler. Beklentilerinizi en başından iyi belirleyin. Sizi mutlu ve tatmin eden unsurları tam anlamıyla belirledikten sonra karşı taraftan beklenti içerisine girebilirsiniz. İlişki başladıktan sonra sürekli değişen beklentileriniz karşı tarafı ve sizi yoracaktır. Bunu başarmanın yolu kendini bilmekten geçer. Sen ne istediğini bilmezsen ve en başında doğru şekilde belirtmezsen, beklentilerinin karşılanmasını bekleme lüksün olmaz. Karşındaki kişinin seni kabul etme nedeni olan beklentilerinin değişmesi, sana karşı olan duygu ve isteklerin de bitmesi anlamına gelir. Dolayısıyla en başında kendimizi şirin gösterme çabaları yerine kendimiz olmayı bilmeliyiz.
5. Dengeleri bozmamaya dikkat
Yeni ilişkilerde iki önemli risk faktörü vardır. Huzurlu giden hayatınız alt üst olabilir. Çoğu insan en büyük korkularından birisi mevcut düzeninin bozulma ihtimali nedeniyle ilişkilerinde şüpheci olabilir. Bunun önüne geçebilmek için anlamsız risklere girmemek gerekmektedir. Sizi mutlu eden öncelikleri doğru şekilde tanımladıktan sonra ne istediğinizi tam olarak belirleyip tüm bu koşulları yerine getiren kişiyi hayatınıza almanız ve kararınızın arkasında durmanız gerekmektedir. Bu nedenle seçimi başkaları (Aile, arkadaş, akraba) değil onların da onayını aldıktan sonra sizin yapmanız mevcut düzeninizi bozmayacaktır. Burada önemli olan en başında kararı doğru vermek ve sonrasında arkasında durmaktır.
6. Maskelerinizi çıkartın
Bir ilişkide tam uyumu sağlamak için birbirinizi çok iyi tanımanız ve ortak duyguları paylaşmanız gerekmektedir. Hoşunuza giden insanı etkilemek adına sizi o güne kadar mutlu eden gerçeklerinizden uzaklaşıp O’nun sevdiği maskeyi takmak kendinize ve partnerinize yapacağınız en büyük kötülük olacaktır. Kendi hayalleriniz paylaşın kabul görürse birlikte gerçekleştireceksiniz. Evlendikten sonra bambaşka bir adam/kadın oldu sözünün altında yatan ana faktör de budur. Flört döneminde hiç maç izlemeyen bir adam evlilikten sonra bir futbolcuya dönüşebiliyor. Aynı şekilde alışverişten hoşlanmayan bir kadın evlilik sonrası bir alışveriş bağımlısı çıkabiliyor. Sizi olduğunuz gibi seven birisi ile mutlu ve huzurlu bir ilişki süreci geçirebilirsiniz. Flört döneminde takacağınız maskeler mutluluğunuzun önüne çekilmiş birer duvardır.
7. Emek harcayın
Bir insanı kendi hür iradenizle özel hayatınızın içine aldıysanız kendi iç huzurunuz için emek harcamalısınız. Biten her ilişki kendine güvensizliği doğurabilir. Dolayısıyla hayatınıza kimi alacağınızı çok iyi belirledikten sonra sürekliliği için de emek harcamanız gerektiğini bilmelisiniz. Bu kendi kararının arkasında durmaktır. Güvenilir insan olmanın ön koşuludur. Hiçbir başarı yoktur ki emek harcanmadan elde edilmiş olsun. Başarılı bir ilişkinin altında yatan önemli unsurlardan birisi de o ilişkinin devamlılığı için öz benliğimize zarar vermemek suretiyle çaba harcamamız gerektiğini en başından kabul edip uygulamaktır.
8. Sorunları değil çözümleri konuşun
Hayatta olduğu gibi ilişkilerde de her şey yolunda gitmeyebilir. Bunu öngörmeli ve her an sorunlarla karşılaşabileceğimizi en başından kabul etmeliyiz. Bu başlangıç kabulü bile sorunla karşılaştığınızda çözümün % 50’sini halletmeniz demektir. Kabul sorunun önünde bir kalkandır ve çözümü konuşabilmek için fırsattır. Çevremize baktığımızda çoğu ilişkilerde veya evliliklerde irili ufaklı sorun ve sıkıntıların olduğunu gözlemlediğimizi düşünürsek bunu kabullenmek çok zor olmasa gerek. Soruna odaklanmak ve sadece onu konuşmak, sıkıntının büyümesinden başka hiçbir şeye fayda sağlamayacağı gibi iç huzurumuzu alt üst eden ve sonunda bizi depresyona kadar götürebilen sancılı bir süreçtir. Sorunun farkında olup kabullendikten sonra çözümle ilgili şeyler düşünmek ve konuşmak ise hem bizi hem karşımızdaki kişiyi rahatlatacak ve karşılıklı güven duygusunun perçinlenmesini sağlayacaktır.
9. Hata sende değil bende
Kusuru başkasında aramak çözümsüz bir bilmecenin cevabını bulmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Her ne koşulda olursa olsun başkalarında kusur ve hata aramak kendi iç huzurumuzun dengelerinin bozulmasına neden olacaktır. Bir misal vermek gerekirse aslanın kuyuda kendi aksini görüp kendisine saldırdığı gibi senin de başkalarında aradığın hataların aslında bilmeden kendi kusurlarını yansıttığını görebilmelisin. Bu en basitinden mutluluğumuzu bir başkasına bağlı olmaksızın sürdürebilmemizin ön koşuludur. Her türlü eleştiri oklarını önce kendimize yöneltirsek kendi yanlışlarımızı görebilir ve bu sayede hem başkalarını kusurları ile ilgilenip huzursuz olmaktan kurtulur hem de kendi hatalarımızın farkına vararak onları düzeltme fırsatı bulabiliriz.